Pages

20 Aralık 2014 Cumartesi

Futbol keyfinizi kaçırmak değil amacım. Futbolu, sporu daha adil ve dolayısı ile daha heyecanlı ve zevkli hale getirmek kendimce derdim.

Dünya Kupaları’nın maddi anlamda en çok kazananı FIFA’dır. En çok kaybedeni ise ev sahibi ülke. Siz bakmayın ‘Şu kadar milyon futbolsever dünyanın her yerinden geliyor’ sözlerine. Gelenlerin büyük çoğunluğu gelir seviyesi düşük veya orta halli futbol maceracılarıdır. Bir de zamparalar! Ev sahibi ülkeye günün sonunda 3 stadyum maliyeti kadar kar getirmez bu futbol turistleri. Ülkenin ya da şehrin tanıtımına da eften püften bir katkısı yoktur hani. Rio’yu bilmeyen kaldıysa, belki.

Maçlar hangi kıtada, hangi saat diliminde oynanırsa oynansın önemli karşılaşmaların canlı yayınları Amerikan ‘Prime-time’ına göre oynanır. Yani yayın haklarına en çok ‘parayı veren başlangıç düdüğünü çalar.’ Diğer dünya kupaları ve olimpiyatlar gibi.

Ev sahibi ülke, Avrupa ve Güney Amerika’dan ise kupayı kazanma oranı 3’te 1. Bağlı olduğu kıtadan şampiyon çıkmama olasılığı ise 16’da 1’dir.

Fikstür, hakemlerin tercihleri, grupların oluşumu, takımların şehirlere dağılımı, eleme ve final eşleşmelerinin programı hep ev sahibi ülkenin finale çıkmasının yolunu açmak için kurgulanır.

Yani Dünya Kupası da olsa futbol her yerde eyyamdır özetle.

Bu kez durum biraz farklı olacak. Maddi anlamda dünyanın en büyük futbol organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi’nde son 4’e kalan takımlardan, doğal favori Brezilya’da ve bir önceki şampiyon, diğer favori İspanya Milli Takımı’nda toplam 19 futbolcu var. Sürekli bir şekilde her sezon haftada üç kez üst düzey fiziksel ve psikolojik performans ile oynamak zorunda kalan bu yetenekli yıldızların beklenenin çok altında performans sergileyerek, bırakın takımlarını şampiyonluğa, yarı finallere bile taşıyabileceğini sanmıyorum. Elbette hakem desteğinin ve latin ‘rayting’ kaygısının ‘normal’ boyutlarda kalacağını varsayarak bu tahmini yapıyorum.

Eğer tezimde haklı çıkarsam, Rio 2014 ve sonrası iki şey çok tartışılacaktır. Turnuvaya erken veda eden İspanya futbolundaki doping kullanımı ve Brezilya’da zaten var olan halk gösterilerininin yerini daha şiddetli çatışmalara bırakması.

Tartışılacak derken dünya medyasında, dünya gazetelerinde tartışılacaktır elbette. Yoksa bizim bakar ama göremeyen spor medyamız, okumayan ama yazanlarımız, dopingi, hakem eyyamlarını, halkın tepkisini sadece Türkiye üzerinden görmeye, eleştirmeye ve vurmaya alışıktır. O yüzden bir avuç ‘skor yazmayanı’ dışında bol bol futbolun evrenselliği ve güzelliği üzerine methiye ve skora göre eleştiri yazarlar. Hepsi bu.

Bizde yazar tayfası risk alıp önceden tahminde bulunmaz, analiz yapmaz, skora göre yazar. Böylece kendince ‘madara’ olmaz. Sonuçta oynanan bir oyun var, bunun sonucunu belirleyen saha içi ve dışı faktörler mevcut. Saha içine bakarsan Brezilya, İspanya, Arjantin ve Almanya favori. Bunu 10 yaşında FIFA 2014 oynayan çocuk bile biliyor.

Bence finalde İspanya, Brezilya olmayacak. Yukarıda üstü kapalı anlattım sebebini. Vakti gelince açarız. Biz yine risk alıp net bir tahmin yapalım; her türlü eyyam ve tezgâha rağmen Hollanda, İtalya, Almanya ve Belçika’dan biri 16’da 1’i başararak kupayı Avrupa’ya götürecek.

Artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Ama görebilecek miyiz? İşte o muamma...

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Pes 2015 Türkiye'den Hangi takımlar Var

Pes 2015 Türkiye Liginden Hangi takımlar var? Bu soru son günlerde oyunu sevenler tarafından en fazla sorulan sorulardan biri birde oyunun ne zaman çıkacağı sorusu var. Her iki sorununda cevabı birbirine bağlı aslında. Kısa sürede her şey belli olacak.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Balotelli Galatasaray'a Geliyor

Galatasaray’ın yeni teknik adamı Prandelli eski öğrencisi Mario Balotelli’yi getirmek istediğini Ünal Aysal’a bildirdi. Ünal Aysal’ın da sıcak baktığı Balotelli için önerilen para merak konusu…
Prandelli Çok Sert Konuşmuştu
Galatasaray’a getirmek istediği de konuşulan Balotelli’nin hayal dünyasında yaşadığını belirten Prandelli, “Balotelli, bir şampiyon değil, hedefleri olan bir oyuncu. Onunla ayrıldığımızda, eğer olmayı düşündüğü kişi olmak istiyorsa, gerçeği görmesi ve hayal dünyasında yaşamaması gerektiğini söyledim. Onu seviyorum, hala da seviyorum. Ancak gerçeği algılamalı ve kendi paralel dünyasını yaratmamalı. Ona İtalya ile yaşadığı bu tecrübeyi kullanması gerektiğini, çünkü milli takımın ona ihtiyacı olduğunu söyledim. Eğer dünyaya geri dönerse, hedefleri olan tek oyuncu da o değil” diye konuştu.
TOTEMFUTBOL.COM Özel Haber

Beşiktaş’ın 2014 – 2015 sezonu formaları ne zaman satışa çıkacak ?

Beşiktaş’ta 2014 – 2015 sezonu formalarının satışa çıkacağı tarih belli oldu.
Beşiktaş’ta 2014 – 2015 sezonu formaları 15 Temmuz 2014 tarihi itibariyle satışa çıkacak. 15 Temmuz da yeni sezon formasının bir tanesinin satışı yapılacak. Diğer formaların satışlarıda ilerki tarihlerde gerçekleşecek.
Yeni sezon formaları 129 TL den satışa çıkacak.
Yeni sezon formalarında çubuklu formanın olmayacağı söyleniyor.

TotemFutbol Özel Haberidir.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

SARI LACİVERT KUMPAS

Fenerbahçeli,3 Temmuz 2011 sabahına uyandığında, kendilerine kurulan komplonun başlangıcını görmüş ve 3 yıldır devam eden belki de devam edecek olan direnişin simgesi olmuştur. Çağlayan Adliyesi’nde, sokak aralarında,mabedin yani Saraçoğlu’nun içinde biber gazı,jop,gaz fişeği yemelerine rağmen haklı davasını haykırmaya devam eden büyük Fenerbahçe taraftarı cefakarlığının karşılığını 2013-2014 sezonunda takımından şampiyonluk armağan edilerek almıştır.Bu şampiyonluk hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı kazanılan ilk şampiyonluk olması bakımından şanlı Fenerbahçe tarihinin en önemli şampiyonluklarındandır.
Bu tarihi şampiyonluktan daha sevindirici bir gelişme de  23 Haziran’da yaşandı.Suçsuzluğu,haksızlığa karşı duran sarı,kırmızı,siyah,beyaz demeden Adalete Fener Yakan yurttaşlarımız tarafından benimsenen Aziz Yıldırım ve arkadaşları hakkında yeniden yargılama kararı çıkarıldı.Yani bu süreçte hiçbir aklı olan insan Fenerbahçe’ye şikeci gibi çirkin tabirler kullanamayacak.Ancak görülen o ki bu tezgahın mimarları Aziz Yıldırım’ı inandığı değerlerden kopartmak için daha çok çalışacaklardır. Yazımı Aziz Başkanın şu çok sevdiğim cümleleriyle bitirmek istiyorum;
‘’Şimdi bu ulu çınarın dallarını kırmaya,budamaya çalışanlar gün gelecek Güneş’i görebilmek için yine bu çınarın tepesine çıkmak zorunda kalacaklardır.’’
Kıvanç Canay
TotemFutbol.com Köşe Yazarı

Galatasaray Bu Sene Ne Yaptı ?

Son iki sezonun şampiyonu , Avrupa Fatih'i Galatasaray bu sezon beklentileri neden karşılayamadı ya da başka bir tabirle 4. yıldızı neden takamadı ? Nedenleri gerçekten çok fazla . Öncelikle ; Futbolda tamamen herşey oyuncu da biter. Bir futbolcu çok istekliyse , gerçekten hırslıysa , inandıysa yapamayacağı bir şey yoktur . Zaten Galatasaray , Fenerbahçe , Beşiktaş gibi Türkiye'de büyük takımlarda oynuyorsa yeteneklidir. Ama aralarında hırs farkı vardır . Çalışma farkı vardır . Ve son olarak inanma farkı vardır. Galatasaray'lı futbolcular son 2 sezunun şampiyonu ünvanıyla sezona başladı. Süper Kupa'nın sahibiydi . Avrupa'da son 8 kez gören , Real Madrid , Schalke , Manchester United , Liverpool ve Braga gibi takımları yenmiş bir ekipti . Oyuncalarda gereğinden fazla bir güven vardı ve bu Galatasaray'lı futbolcuları olumsuz etkiledi . Ve diğer sezonlara göre biraz daha başarıya doymuşluk vardı. Bu en önemli etkendi .
2- Galatasaray iki sezondur aynı sistemi oynayan , bu sistemi benimsemiş ve sistemle başarı yakalamıştır.Ancak sezona değişik sistemler deneyerek başlanmıştır. Ve bu sistemi bulması uzun sürmüştür. Bu nedenle oyuncular da bu sisteme adaptasyon sorunu yaşamıştır  . Ve hoca faktörü. Bu faktör çok önemliydi. Fatih Hoca'yı ailesinden daha fazla görüyordu oyuncular . Tabir-i Caizse babaları gibiydi . Yine sezon başında yaşanan Fatih hoca ve Yönetim arasında ki sorun oyuncuları çok etkiledi. Kafalarında " Acaba Fatih Hoca görevi bırakır mı ?" diye soru işareti oluşmuştu . Transferlerde yaşanan sorun , Sneijder transferi , Ünal Aysal'ın açıklamaları ve şüphesiz Fatih Hoca'nın Milli Takım'ın başına geçmesi görevi bırakmasında en büyük etkendi .
3- Hoca değişimi Galatasaray'ı çok etkiledi . Bunun sebebi sonucu sistem değişti . Ve Türkiye ligi'ni bilmeyen bir teknik adam Galatasaray'ın başına geçmişti . Özellikle Bazı futbolcular arasında yaşanan disiplinsizlik ve Florya'nın hali de Galatasaray'ı çok etkilemişti .
4- Yabancı oyuncular ve Türk oyuncular arasında yaşanan gruplaşmaydı . Özellikle antremanda yaşanan Gökhan Zan-Melo kavgası bunun en büyük göstergesiydi .
5- Selçuk İnan . Selçuk İnan 2 sezonda takımı en çok sırtlayan isimdi .Selçuk İnan'ın topla buluşamaması ve Hep oynadığı oyun kurucu ve merkez orta saha yerine çok koşan ve kenarlara yakın oyuncu olması onu çok etkiledi. Aynı zamanda yaşanan duran top sıkıntısı . Mesafe ne olursa olsun topun gerisine geçen Didier Drogba Selçuk İnan'ı küstürdü . Mancini ile arasında yaşanan gerilim ve yoğun taraftar tepkisi Selçuk'u psikolik men olarak zorladı . Bu durumda Selçuk'un küsmesi de Galatasaray'ı çok etkiledi .
6- Roberto Mancini ve Taraftarlar ;
Geldiği günden bu yana değişik taktik ve sistemleri , oyuncularla arasındaki ilişki , kağıda taktik yazıp futbolcuların ellerine göndermesi Galatasaray taraftarını çok kızdırmıştır ve Mancini ile taraftarların yıldızı neredeyse hiç barışmamıştır .
Ancak bu uzaklığın sebebi daha çok Fatih Terim gibi bir teknik direktörün ayrılması ve taraftarın onu unutamaması olmuştur. Hatta taraftarlar Fenerbahçe'ye kaybedilen derbi sonrası yaptığı baskın ve zaman zaman takıma küsmeleri takımda ve Florya'da olumsuz bir hava yaratmıştır .
7- Devre arası yapılan transferler . Devre arasında 9 tane transfer yapan Galatasaray bunlardan sadece 2 tanesinden verim alabildi .Umut Gündoğan ve Oğuzhan kayar ligde hiçbir maçta forma giyemedi . En istikrarlıları Alex Telles oldu. Bu da takıma verim sağlayamıyınca yine taraftar tepkisine yol açtı .
8- Yaşanan sakatlıklar. Galatasaray'da yaşanan sakatlıklarda büyük sorunlara yol açtı. Hamit Altıntop'un sakatlanması aslında pek farkedilmese bile Galatasaray'ı derinden sarstı .Geçen sezonun ikinci yarısında uyum sorununu yavaş yavaş atlatan Hamit'in daha fazla verim alınması bekleniyordu ki Hamit talihsiz bir sakatlık yaşadı . Belinden yaşadığı sorun sebebiyle bıçak altına yattı ve yaklaşık 5 ay sahalardan uzak kaldı . Bruma'da sezonun ikinici yarısı öncesi hazırlık maçlarında fit ve dinamik bir görüntü sergileyen Bruma'dan daha fazla verim alınması bekleniyordu ki O da Hamit gibi talihsiz bir sakatlık yşadı ve kupa maçı olan Tokatspor maçında sakatlandı .Çapraz yan bağları kopan Bruma ameliyat oldu . Kontejan da yer açmak amacıyla Gaziantepspor'a sezon sonuna kadar kiralandı . Belki de aralarında en çok acı yaşayan futbolcu olan Aydın Yılmaz
tüm Türkiye'yi korkuttu. Elazığspor ile yaşanan kupa maçında ayak bileği kırılarak sakatlanan Aydın da iyi bir yerli alternatafi olabilirdi .
9- Mevki seçimleri . Galatasaray'da başta Burak Yılmaz ve Wesley Sneijder olmak üzere birçok futbolcu değişik yerlerde oynadı . Burak Yılmaz geçen sezondan alıştığımız bir santrafor iken Birden kanatlarda görev almaya başladı. Her ne kadar forvet arkasında serbest oynadığında daha başaralı olduğunu gösteren Sneijder de ligin ikinci yarısının çoğu maçında sol kanat oynadı. Zaman zaman stoper oynayan Melo , Orta alanın kenarklarına geçen Selçuk ve Burak gibi kanat oynayayan Umut da diğer başka örnekler .
10- Yabancı kısıtlaması . Sezon başında Türk yıldızıları ezeli rakiplerine kaptıran Galatasaray yabancı futbolculara yönelmişti fakat yabancı kuralı vardı. Bu engel için ya elindeki futbolcuları gönderecekti ya da Avrupa pasaportu çıkaracaktı .Ancak elinde ki futbolcuları gönderemeyen ve AB pasaportu kabul görmeyen Galatasaray da sıkıntılar baş göstermişti .Bu önemli bir etkendi
11- Yoğun maç trafiği. Türkiye ligi , Şampiyonlar ligi ve Kupa gibi 3 önemli kulvarda yarışan Galatasaray'ın rakiplerine göre dezavantajı oldu . 3 güne bir maça çıkan Galatasaray'da hem psikolojk hem de fiziksel yorgunluk baş göstermişti .

Her ne kadar taraftarın beklentisi tam olarak karşılayamayan Galatasaray iyi diyebilinecek bir sezon geçirdi. Lig de 2. olup şampiyonlar ligine doğrudan katıldı , Juventus ve Real Madrid'li gruptan çıkıp Şl'de son 16'ya adını yazdırdı ve Türkiye Kupasını 9 yıl aradan sonra kaldırdı. Ayrıca dünya kupasına 6 tane Futbolcu gönderip Türkiye'den en fazla futbolcu gönderen takım oldu.


Yusuf Semih Köse
TotemFutbol Köşe Yazarı

8 Temmuz 2014 Salı

Kartal’ın Yeniden Doğuşu



Son  2   senedir   istenileni  veremeyen   Beşiktaş    elindeki  tecrübeli  genç  oyuncularıyla   sezona   bomba  gibi  giriyor  her  ne  kadar  yabancı  transferlerini   gerçekleştiremeyen   Beşiktaş   taraftarlarının  tepkisini  alsada    ben  Fikret  Ormanın   bu  tutumunu   anlayışla   karşılıyorum   Beşiktaşa  para  için  değil  yürekten  oynaycak  futbolcularla  sözleşme  imzalıyor. Beşiktaşa  fair-play  çerçevesinde   bir  futbol   oynatmak  istiyor  ve  bunu  başarıyorda   teknik  direktöründen  tutun  sahadaki  futbolcusuna  kadar    saygılı  ve  erdemli  futbolcularla  yola  devam  ediyor   şu  an  elimizdeki   kadro  ileriki  zamanlarda   şampiyonluk  ipini  göğüsleyeceğine  inanıyorum  çünkü   kendi  kulübüne  rest  çekerek   beşiktaşa  çok  ucuza  gelen  bir   futbolcumuz   var  işte  bu  oyuncu  beşiktaşa   para  için  oynamayan  yürekten  oynayan   bir  oyuncudur.  Beşiktaşda  oynamak   zordur
Aslında   futbolcuları  sahada  oynatan   Beşiktaş  taraftarıdır   Galatasarayın   UEFA şampiyonlar  ligi  , Fenerbahçenin  bitmek  bilmeyen  kasası , Trabzonsporun   güçlü  bir  altyapısı  varsa   Brşiktaşın’da  tarihi  vardır   şimdi    Beşiktaş   takımına  transfer  yapamadığı  için  küçümseyen  diğer büyük  takımların  unutmaması  lazım  Beşiktaş    Amerika   ile  oynadığı  hazırlık  karşılaşmasında  5-0  lık  yenilgiye  uğratarak  Amerikayı  futboldan  soğutmuş  bir  takımdır  Yıldırım  Demirören  bu  kadar  borcu  yapıp’da  takımı   bıraktı  ardından  Fikret  orman  bu  taşın  altına  elini  koydu   hiç  kimse  şu  maddi  durumdayken   vodofone   Arena  gibi  bir  statı 6  ay  içinde  bu  hale  getiremezdi  maddi  durumlar  el  verseydi  şu  an  vodofone    Açılmış  olacaktı   yavaş  yavaş  Beşiktaş  eski  haline  geri  dönüyor…

Yunus Emre Gündüz
Totemfutbol.com Köşe Yazarı

BEŞİKTAŞ’TA YÖNETİM YANLIŞLARI


Lig biteli neredeyse 2 ay olacak.BJK’ın hala yaptığı bir transfer olmadığı gibi talip olduğu oyuncuları rakip takıma kaptırma durumu var. Mete Kalkavan Olcan Adın’ın da son sözümüzü söylemedik demesinden 15 dakika sonra Gs KAP a bildirim yaptı.Bu durumdan hala ders çıkaramadıklarını ne yazık ki taraftar olarak üzülerek izlemek durumunda kalıyoruz. Sadece futbol takımında transfer politikası iyi gitmiyor değil basketbol takımı için de geçerli bu durum.
Önder Özen’in istediği oyuncular konusunda Biliç ile anlaşamadıkları yönünde haberler bütün bu olumsuzlukların üstüne tuz-biber oluyor zaten. Önder Özen bana göre şu ana kadar Fikret Orman’ın Beşiktaş’a kattığı en önemli adam,Özen’i sportif direktör yapmak da en büyük adımıdır. Haricinde geçen sezondan beri süregelen gidenin arkasından teneke bağlama sendromu umarım bu sezon yaşanmaz.
Beşiktaş’ın en acilinden bir sağ beke ve John Carew tarzında bir forvete ihtiyacı var bana göre. Ama koskoca 2 ayda bırak sağ bek için transfer yapmayı,transferin t sini gerçekleştirmek için bir çaba harcanmıyor.Başkan her ay mutlaka İnönü Stadı inşaatında röportaj veriyor,yanan eve girdim diyor ve hepimizin rahatsız olduğu fakir edebiyatını yapıyor.
Sanırım dün de 3100 kombine satılmasıyla ilgili özeleştiri yapmamız lazım demiş. Öncelikle kombine fiyat düzenlemesinde kapalı alt olarak tabir ettiğimiz kısmın fiyatının uçuk olması,BJK Kapalı tribününde efsane hale gelen iki direk arasının ordan başka bir yere taşımak istemesi taraftar için rahatsız edici bir durumdur.Ayrıca E-bilet adı altında yapılan fişlemeye karşı çıkılmamıştır. Oysa kulüplerin biletleri kendi basma özgürlüğü vardır. Ever e-bilet sistemine katılmazsan bunun için bir ceza bedeli var. Ama zaten BJK taraftarı Olimpiyat Stadı nı doldurduğundan bu cezanın parası misliyle çıkmakta hatta kulübün kasasına para kalmaktadır. Yönetimin hedefinde yıldız oyunculara sallamak,iftira atmak dışında BJK taraftarı vardır.Bu çok açık bir şekilde görülmekte ve artık tribüne gelen taraftarı rahatsız etmektedir.
Stadın yapımı için kredi çekildiği söyleniyor. Kredinin nasıl kullanıldığından hepimiz bir haberiz.Meşhur hesap sorma ne zaman gerçekleşecek bilmiyoruz. Basketbol takımı ne hale geldi oysa 2 yıl öncesinde 4 kupalı bileği bükülmez şampiyon takımdı. Futbol takımında ne olduğunu hiç bilemiyoruz. Biliç ile Önder Özen kavgası sürekli gündeme geliyor ama Özen her defasında yok öyle bişey diyor.Olmayan şeyi basına kim,ne amaçla servis ediyor belli değil.
Beşiktaş’ın içi kazan gibi kaynıyor. Ara seçim olasılığı konuşuluyor. Dany,Escude alacakları için icraya başvuruyor ama başkana sorsan futbolcuların alacağı yok? Tuğrul Yenidoğan’ın maaşı dudak uçuklatıyor.Futbol takımına transfer lazım ama nerdeyse yurtdışı kamp dönemi bitecek…
Kısacası bu sezon daha başlamadan BJK taraftarı için çok zor geçecek. Elbette tribünde yerimizi alacağız,takımı son maça kadar destekleyeceğiz ama tünelin ucunu görmek şöyle dursun karanlıkta düşmekten kalkamaz olduk.İnşallah ben yanılırım,inşallah hepimiz yanılırız ama transfer politikası ilerlemedikçe ara seçim Şubat’a bile kalmaz benden söylemesi.
SEDA ŞAHİNOĞLU
TotemFutbol.com Köşe Yazarı

6 Temmuz 2014 Pazar

Koca Çınar Beşiktaş



Ahmet Şerefettin Bey’in kurduğu, Baba Hakkı’ların, Süleyman Seba’ların devam ettirdiği kocaman, köklü camia….
Geçmişten bahsetmek belki hafifletir taraftarın üzüntüsünü. Çünkü bu taraftar son yıllarda hiç de haketmediği şeyler yaşadı.
Demirören dönemini ele alalım. Son derece bilinçsizce harcanılmış paralar, devamında kocaman borçlara yol açtı. Şuan Beşiktaş mali açıdan bu kadar kötü bir durumdaysa Yıldırım Demirören yüzündendir. Bu da herkesçe bilinen bir gerçek tabi.
Gelelim Fikret Orman’a. Kongre zamanında Fikret Orman’ın Beşiktaş’da iyi işler yapacağını düşünüyordum. Ancak şuan klüpte ne bir düzen var ne bi başka şey. Kulübe gelmeden önce verilen yıldız sözleri kesinlikle yerini bulmadı. Stadın 1 senede biteceğini söylediğinde bütün taraftarlar olmaz dediyseler de devam ettiren Fikret Orman, yine bizi yanıltmayı başardı.
Ve tabi kulübün durumu,
Son yıllarda gördüğümüz en kötü durumdayız. Ne verilen sözler tutuluyor, ne de herhangi bir şey yapılıyor.
Beşiktaş ülkenin mafya takımına döndü. Size komik gelmesin, yurtdışından bizi takip eden herhangi bir takımın taraftarı bunu gayet rahatlıkla söyleyebilir. Gelen bıçaklanıyor, kurşun yiyor, barda kadın dövüyor. Bunların sorumlusu ne kadar bu olaylara karışan futbolcularsa bir o kadar da klüpte düzen tutturamayan yöneticiler ve antrenörlerdir.
Sergen Yalçın’ı ele alalım. Gece hayatı, at yarışı, bahis oyunları adamda her şey vardı. Sergenin kişisel futbol gayretinden ayrı, o dönemin yöneticileri Sergen’i verimli kıldı.
Hadi gece hayatını boş verelim, takımda artık kamplarda terlik yüzünden yumruk yumruğa kaptanların kavga ettiğini görüyoruz. Bu nasıl bi takım düzeni kestirmek mümkün değil. Çok geçmiyor bi kaç yıl sonra yine aynı olay oluyor. Ve başrol de aynı oyuncu. Bir önceki kavgayı başlatan adam. Eğer biraz Beşiktaşlılık hissi, onuru varsa bu yöneticiler bu işi yapamıyorum deyip istifa etsin.
Bir taraftar olarak ben çözemiyorum bu takım nereye gidiyor. Transfer politikasını izleyelim,
Portekiz çetesi diye tabir ettiğimiz (ne kadar doğru bilmiyorum) Simao, Quaresma, Fernandes ve Almeida gibi oyuncuları getirdik.
Fernandes haricinde hepsinden zarar edip gönderdik. Bu da bi Demirören çelmesi olarak klübe geçti.
Bu sezona dönelim.
Yıldız stoper oyuncu Danny, Galatasaray’dan Beşiktaş’a gelip “Kendimi kanıtlayıp Galatasaray’a geri döneceğim” diye açıklamada bulundu. Biri de çıkıp demedi ki, sanki Anadolu Kulübüne geldi neyin kanıtlaması diye. Üstüne klüp’den biri çıktı ve Danny iyi işler yapacak. Galatasaray maçında yapılan herkesin malumu tabi.
Ve aşağıda gösterilen anlatmaya gerek bile duyulmayacak oyuncular,
10455227_660976767316919_4222951954579587544_n


Tiki Taka Futbol Sistemi




Dünya kupası başlayalı bir hafta oldu ve bütün gruplarda ilk maçlar tamamlandı bazı gruplarda 2.maçlar bile tamamlandı..Ve ilk maçlardan sonra artık takımlar hakkında bir takım fikirlere sahibiz diye düşünüyorum…
Kupanın en büyük sürprizi sanırım ilk maçta Hollanda’ya 5-1 gibi ağır bir skorla yenilen İspanya’nın dün akşam Şili’yede 2-0 yenilmesiyle beraber turnuvaya veda etmesidir..Son iki Avrupa Şampiyonu ve son Dünya kupası şampiyonu olarak gelmişlerdi turnuvaya ama beklemedikleri iki yenilgi alarak turnuvayı kendileri için sonlandırdılar..Çarşamba’nın gelişi perşembeden belli olur derler son iki seneden beri Avrupa futbolunda İspanya’nın oynadığı tiki taka futbol sistemi çöküntüye girmeye başlamıştı bunda Barcelona takımını gösterebiliriz ayrıca tiki taka futbolunun en büyük temsilcisi Guardiola’nın takımı Bayern Münih’i örnek gösterebiliriz..Bu iki takım genel anlamda başarılı gibi görünsede senenin kırılma maçlarında çok ciddi yenilgiler alıp havlu attıklarını gördük..Tiki taka futbol sistemi sallantıya gelmişken İspanya milli takımının başındaki Del Bosque’nin takımını yine aynı sistemle Dünya Kupası’na hazırlaması felaketi getirdi..Barcelona’nın ve İspanya milli takımının efsane ismi Xavi Hernandez bir röportajında bu sistemin başarılar getirdiğini ama 2.bir taktiğide ihtiyaç duyduklarını belirtmiş maçta öne geçmekte aynı oyuna devam ediyoruz yenik duruma düşsekte aynı oyuna devam ediyoruz diyerek sistemin alternatifsizliğinden dem vurmuştu..Ispanyanın sorunu karşısındaki bütün takımların artık İspanya’nın ne ve nasıl şekilde oynayacağını bilmesinden kaynaklıdır..
Ilk maçlardaki diğer sürpriz Uruguay’ı sahadan silen Kosta Rika yapmış ve bu küçük Orta Amerika ülkesi tüm dünya spor kamuoyunun takdirini kazanarak futbolun isimlerle değil sahada mücadele edilerek kazanıldığını sahada gösterdikleri mücadele ile tamamen ispatlamışlardır..Ölüm grubundalar daha önlerinde İtalya ve İngiltere maçları var gruptan çıkarlar mi bilinmez ama Uruguay maçındaki mücadelesi bile onların saygı ve sempati duyulan bir ekip haline gelmelerini sağladı…
Turnuva da iyi olan ve kendini bilen takımların sayısı azımsanamayacak kadar fazla Meksika Şili Kolombiya kimilerine göre sürpriz gösterilen ama bana yapıcakları hiçbirşey sürpriz olmayacak Belçika..Tüm dünya kupalarının birinci favorisi olarak gösterilmesede sessiz sedasız ilerleyip her zaman kendine iyi yerler edinen İtalya..ve tabi ki Horozlar..
Şuan dünya futbolseverlerinin birleştiği konu dünya kupasında beğenilen en iyi iki takımın Almanya ve Hollanda olması..Bu iki takım gerçekten turnuvaya iyi hazırlanmışlar ve oynadıkları maçlarla bunu açıkça gösteriyorlar..Hollanda 4 sene önce yarım kalan işini tamamlayıp bu sene kupaya uzanma peşinde… Robben ve arkadaşları nereye kadar gidecekler veya kupaya uzanacaklar mı gerçekten merak konusu ve benim bir numaralı favorim konumuma geçmiş durumdalar…
Bu değirmenin altından çok sular geçer dünya kupası her zaman sürprizlere gebe bir organizasyon olmuştur… Futbol resitaline doymaya devam edelim herkese iyi seyirler… 

Totem Futbol

Stattan Öte Stattan Ziyade.



Stattan Öte Stattan Ziyade.
Aylardan Haziran, başkanımızın söylemine göre 2 ay sonra stad açılış törenimiz olmalı, mesela Rihanna gelmeli, alt solist illa Hadise olmalı.
Ben inşaattan anlamam da açtım baktım Vodafone linkine, 1 yılda gelinen nokta taş atlasın %40 bitmiş.
Dün Milliyet gazetesinde bir haber vardı Akyazı Trabzonspor statı Vodafone Arenayı solladı diye, hakikaten sollamış, her ne kadar haber ergen zihniyetli bir ahmağın haberi olsa da.
Giriş kısmı bir yana ben şimdi şunları sormak istiyorum.
1. Bu stad hakikaten ne zaman bitecek
2. Maliyeti tam olarak ne olacak. (son tespit)
3. Önümüzdeki yıl gene şerefli üçüncülük mü hedeflenecek.
4. Önce feda, sonra stad ile ağlayan yönetim bu sene ne ile ağlayacak.
5. Her oyuncuyu kiralayan yönetim, Fener’den tiko para yeni oyuncu alacak mı?

4 Temmuz 2014 Cuma

Fransa Almanya Dünya Kupası Çeyrek Finali

2014 Dünya Kupası maçında karşı karşıya gelen iki Avrupa takım Almanya ve Fransa, Almanyanın maçın başında Hummels'ın golüyle öne geçiyor.

29 Haziran 2014 Pazar

Hollanda-Meksika 2-1 Geniş Özet Ve Goller 2014 HD

2014 Dünya Kupası 2. tur maçında Avrupa takımı Hollanda ile Güney Amerika takımı Meksika karşı karşıya geldi.Karşılaşma öncesinde favori hollandaydı fakat maç içerisinde 87 dk da Sneijder'in golü geldiğinde umutlar tükenmiş ve Hollandanın elendiği düşünülmeye başlanmıştı.

Ne Dünya Kupası Ama ....

Amacım ne futbol keyfinizi kaçırmak, ne de sizi Dünya Kupasından soğutmak. Futbolu, sporu daha zevkli daha anlamlı bir hale getirmek bütün amacımız... Dünya Kupaları’nın maddi anlamda en çok kazananı FIFA’dır. En çok kaybedeni ise ev sahibi ülke. Siz bakmayın ‘Şu kadar milyon futbolsever dünyanın her yerinden geliyor’ sözlerine. Gelenlerin büyük çoğunluğu gelir seviyesi düşük veya orta halli futbol maceracılarıdır. Bir de zamparalar! Ev sahibi ülkeye günün sonunda 3 stadyum maliyeti kadar kar getirmez bu futbol turistleri. Ülkenin ya da şehrin tanıtımına da eften püften bir katkısı yoktur hani. Rio’yu bilmeyen kaldıysa, belki. Maçlar hangi kıtada, hangi saat diliminde oynanırsa oynansın önemli karşılaşmaların canlı yayınları Amerikan ‘Prime-time’ına göre oynanır. Yani yayın haklarına en çok ‘parayı veren başlangıç düdüğünü çalar.’ Diğer dünya kupaları ve olimpiyatlar gibi. Ev sahibi ülke, Avrupa ve Güney Amerika’dan ise kupayı kazanma oranı 3’te 1. Bağlı olduğu kıtadan şampiyon çıkmama olasılığı ise 16’da 1’dir. Fikstür, hakemlerin tercihleri, grupların oluşumu, takımların şehirlere dağılımı, eleme ve final eşleşmelerinin programı hep ev sahibi ülkenin finale çıkmasının yolunu açmak için kurgulanır. Yani Dünya Kupası da olsa futbol her yerde eyyamdır özetle. Bu kez durum biraz farklı olacak. Maddi anlamda dünyanın en büyük futbol organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi’nde son 4’e kalan takımlardan, doğal favori Brezilya’da ve bir önceki şampiyon, diğer favori İspanya Milli Takımı’nda toplam 19 futbolcu var. Sürekli bir şekilde her sezon haftada üç kez üst düzey fiziksel ve psikolojik performans ile oynamak zorunda kalan bu yetenekli yıldızların beklenenin çok altında performans sergileyerek, bırakın takımlarını şampiyonluğa, yarı finallere bile taşıyabileceğini sanmıyorum. Elbette hakem desteğinin ve latin ‘rayting’ kaygısının ‘normal’ boyutlarda kalacağını varsayarak bu tahmini yapıyorum. Eğer tezimde haklı çıkarsam, Rio 2014 ve sonrası iki şey çok tartışılacaktır. Turnuvaya erken veda eden İspanya futbolundaki doping kullanımı ve Brezilya’da zaten var olan halk gösterilerininin yerini daha şiddetli çatışmalara bırakması. Tartışılacak derken dünya medyasında, dünya gazetelerinde tartışılacaktır elbette. Yoksa bizim bakar ama göremeyen spor medyamız, okumayan ama yazanlarımız, dopingi, hakem eyyamlarını, halkın tepkisini sadece Türkiye üzerinden görmeye, eleştirmeye ve vurmaya alışıktır. O yüzden bir avuç ‘skor yazmayanı’ dışında bol bol futbolun evrenselliği ve güzelliği üzerine methiye ve skora göre eleştiri yazarlar. Hepsi bu. Bizde yazar tayfası risk alıp önceden tahminde bulunmaz, analiz yapmaz, skora göre yazar. Böylece kendince ‘madara’ olmaz. Sonuçta oynanan bir oyun var, bunun sonucunu belirleyen saha içi ve dışı faktörler mevcut. Saha içine bakarsan Brezilya, İspanya, Arjantin ve Almanya favori. Bunu 10 yaşında FIFA 2014 oynayan çocuk bile biliyor. Bence finalde İspanya, Brezilya olmayacak. Yukarıda üstü kapalı anlattım sebebini. Vakti gelince açarız. Biz yine risk alıp net bir tahmin yapalım; her türlü eyyam ve tezgâha rağmen Hollanda, İtalya, Almanya ve Belçika’dan biri 16’da 1’i başararak kupayı Avrupa’ya götürecek. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Ama görebilecek miyiz? İşte o muamma...

çArşı'dan Ramazan Karşılaması

Beşiktaş'ın Dünyaca Ünlü Taraftar Grubu çArşı'nın muhteşem ramazan bestesi duyan herkesin yüzünde tebessüm bırakıyor.

Kolombiya Uruguay Maçı Özeti ve Golleri izle 2-0 HD


2014 Dünya Kupası 2. tur maçında Kolombiya ile Uruguay karşılaştı. Luis Suaraz'in cezası nedeniyle forma giyemediği maça James Rodrigez damgasını vurdu. 2 gol atan Kolombiyalı futbolcu birde jenerik gole imzasını attı ve Kolombiyanın Çeyrek Finalde Brezilyanın rakibini olmasını sağladı.

Dünya Kupası

28 Haziran 2014 Cumartesi

Gel de Şaşırma !

Hey gidi Beşiktaş. Örnek başkan Süleyman Seba’nın başkanlığını yaptığı takım. Milli takımı yurt dışında 9 oyuncu ile Yunanistan karşısında temsil ederek o dönem Yunanistan ile aradaki buzların erimesine aracılık eden kulüp. Beşiktaş adına bu türden methiyeler saymakla bitmez. Ancak son zamanlarda özellikle futbol takımı adına o kadar çok olumsuzluk var ki, insan gerçekten hayret ediyor! Zorunluluktan stadı olmayan bir takım, Avrupa’da 2 yıldır cezadan dolayı yer alamayan bir takım aynı zamanda…
 Kavga eden oyuncular mı dersiniz, bıçaklanma, silahla yaralanma vakaları mı dersiniz, ardı arkası kesilmeyen sakatlıklar mı dersiniz ya da hangi takımda oynadığının farkına hâlâ varamamış sahada bir şey veremeyip sabaha kadar gece kulüplerini ihya eden oyuncular mı dersiniz...
Diyelim ki sakatlıklar gerçekten talihsizlik; peki kavgalar, bıçaklanmalar, silahla yaralanmalar? Allah şifa versin herkese ancak tedbir denen bir şey var. Bu kadar sakatlık son 2 sezonda normal değil onun da bir tedbiri olsa gerek ancak bıçaklanma, silahla yaralanma ya da kavgaları önlemek adına alınacak tedbirlerin olduğu kesin. Buradaki tedbirler sadece yöneticilere ya da teknik ekibe değil bizzat oyunculara ait. Baba Hakkı, Sanlı Kaptan, Vedat Okyar, Yusuf Tunaoğlu, Rıza Çalımbay, Metin-Ali-Feyyaz vd. nasıl benimseyip kulübe yaraşır şekilde davranmışlarsa, yerlisinden yabancısına mevcut oyuncular da öyle benimsemelidirler bu takımı. Yıllardır söylenen Beşiktaşlı duruşuna kimsenin helal getirmeye hakkı yok. Herkes kendisine çeki düzen vermeli.
Lig ikinciliğinin şampiyonluk kadar anlamlı olduğu bir dönemde, kendi sahasında ezeli rakibi ile berabere kalan Beşiktaş takımının 7 oyuncusu ve kulüp çalışanları gece kulübünde olmamalıydılar. Biz nerede hata yaptık da nasıl 3 puan alamadık, Konya, Karabük maçlarında son dakikalarda puanları nasıl kaybettik, son dakikalarda neden panikliyoruz, bundan sonra mutlaka Şampiyonlar Ligine gitmeliyiz, burası Beşiktaş beyler kendimize gelelim gibi söylemleri dile getirip buna uygun yaşamak ve davranmak çabasında olmalıydılar. Şöyle bakıyorum da hep aynı oyuncular bu türden işlerin içerisinde. İsim zikretmeye gerek herkesçe malum kimlerin olduğu. Tolga, M.Pektemek, Atiba, Olcay Şahan, Necip Uysal vb. oyuncuların nasıl yaşadığını, neler yaptıklarını örnek almakta fayda var.
Aldığı paraların karşılığını her anlamda gösterebilen futbol yaşantısını sonlandırmış ya da hâlen aktif futbol yaşamını sürdüren örnek profesyonellere selam olsun. Unutamadan Hakan Şükür’ün, Ertuğrul Sağlam’ın, Bülent Korkmaz’ın, İbrahim Üzülmez’in, Rüşrü Reçber’in, Hakan Ünsal’ın, Rıza Çalımbay’ın, Aykut Kocaman’ın vd. oyuncuların isimlerinin nasıl kalıcı olduğunu, nasıl yaşadıklarını, kolay kolay niçin sakatlanmadıklarını bir araştırsın futbolcu kardeşlerimiz…

27 Haziran 2014 Cuma

Luiz Suarez'in Vukaatlarla Dolu Geçmişi

Luis Suarez, 2014 Dünya Kupası İtalya-Uruguay maçında Chielini'yi ısırması ve ısırılmasına verilen 10 maç ceza ve men cezası tüm Dünyanın gündem maddesi oldu. Kimi bu cezanın az bile olduğunu söylerken kimiside cezanın çok fazla olduğunu Suarez gibi bir yıldızdan bu kadar uzun zaman mahrum kalınmasının hem Suarez'e hemde onu izleyen bizlere haksızlık olacağını söylüyor.

 Luis Suarez 2010 yılından bugüne tam 34 maç ceza aldı.Henüz 4 sene bile olmadan çok yüksek bir rakam. 10 maç forma giymeme cezası ve 4 ay men ile birlikte toplamda 4 senede 47 maç cezalı olacak Luis Suarez.

İşte Luis Suarez'in Vukuatları

2010 yılında Otman Bakkal'ın kolunu ısırdı ve 7 maç ceza aldı.



























2013 yılında İvanovic'i kolunda ısıran Luis Suarez 10 maç ceza aldı.





















Son olarak Dünya Kupası'nda İtalyan futbolcu Chelini'yi ısıran Luis Suarez 10 maç ceza ve 4 ay futboldan men cezası aldı.


26 Haziran 2014 Perşembe

Bu Çocuk Okumaz!

Gökhan Töre meselesi öyle bir hal aldı ki artık, futbolculuğunu,  yeteneklerini konuşamaz hale geldik.  Bir futbolcu düşünün ki henüz 21 yaşında, gece kulübünde bir çatışmanın arasında kalıyor, kurşunlanıyor, aradan 1,5 ay geçmeden bu sefer de Milli Takım kampında arkadaşlarıyla arasındaki husumetle gündeme oturuyor..Husumet dediğimiz de 2 aşamalı. Olay bir mekanda cereyan ediyor, daha sonra kampta odasında Milli Takım arkadaşlarını dövmeye, tehdit etmeye, silahın kabzasıyla darp etmeye kadar gidiyor. 
Bir dakika!  Bu anlattıklarım Tarantino'nun yeni filminin senaryosu falan değil, Sopranos'un bir bölümünde olup biten olaylar değil… Bildiğiniz gerçek!
Düşünsenize bu ülkede yaşamıyorsunuz, İngiliz bir sporseversiniz. Bir futbolcu hakkında şu yukarıda yazılanlardan haberdar oluyorsunuz. Ne düşünürsünüz? 
Gökhan Töre ciddi boyutta psikolojik sorunları olan, karakteri oturmamış, genç yaşında kazandığı şöhreti, parayı sindirememiş bir çocuktur. Hoş bizim ülkede sindirebileni yok ya, o da ayrı konu. Fakat Gökhan'ın yaşadıkları, gençtir, cahillik etmiştir, affedelim erdem gösterelim durumunu aşmıştır. 
Kendisi hakkında öğrendiğim başka bir bilgiyi de sizinle paylaşayım, bu bilgiyi öğrendiğim arkadaşımdan özür dileyerek. Gökhan uzun bir süredir “bipolar bozukluk” tanısıyla psikolojik destek görmekte. Merak edenler araştırabilir bu hastalığı. 
Hadi bu kadar futbol dışı konuştuk, şimdi de Gökhan'ın futbolculuğunu konuşalım mı? Tabi bir önemi kaldıysa! Defansın dengesini bozarmış, atletmiş, süratliymiş, patlayıcı hıza sahipmiş, iyi istatistikler yapmış vs… Benim gözümde hiç bir anlamı yok bunların artık şu yaşananlardan sonra. Yoksa 7,5 değil 10 veririz bağrımıza basarız. Hangi kazmalara ne paralar verdik, Gökhan'a da feda olsun deriz. 
Hülasa diyeceğim odur ki, bu çocuk okumaz bayım, sanayiye verelim!

Portekiz ve Ronaldo Mucize Arıyor

Dünya Kupasında Grup maçları bu akşam sona erecek. Turnuva öncesi favoriler arasında simi kalın puntolarla yazılanlardan İspanya,İtalya, İngiltere çoktan geri döndü. Kupanın şampiyon 8'lisi dışında kalmasına rağmen Portekiz özellikle büyük yıldız Cristiano Ronaldo'nu varlığıyla  , kupanın meraklı gözlerin üzerine toplandığı takımdı. Ronaldo, sakatlık sorunlarına karşın sahaya çıktığı Almanya ve Amerika maçlarında tüm çabasına karşın Portekiz adına 2. tur yolunu temizlemeye muvaffak olmadı. Bu akşam Portekiz ve Ronaldo büyük bir mucizeyi gerçekleştirmek için sahaya çıkacak. Ronaldo ve arkadaşları Gana karşısında  en az 5 farklı galip gelip Almanya'nın Amerika karşısında galibiyetini bekleyecekler. 2006 ve 2010 Dünya kupaları sonrası kariyerinin en zirve döneminde sahne almaya hazırlanırken sakat başlamak zorunda kalığı 2014 Dünya kupası belki de dünyanın eniyi futbolcusu adayı olarak katılacağı son kupa olacak. Son iki sezondur tek kıyas noktası olan rakibi Lionel Messi'ye göre çok daha başarılı olan , özellikle bu sezon CL şampiyonluğuyla  birlikte rüya bir sezona imza koyan , milli takımı İsveç karşısında tek kişilik resital ile Brezilya'ya taşıyan Ronaldo, grup aşamasında  kupaya  veda eden bir Portekiz ile birlikte milli forma ile üst düzey başarı isteğini  2018 Rusya'da 33 yaşında kariyerinin sonunda bir yıldız olarak yakalama umuduna ertelemeye mecbur kalırken üstüne  Ballon D'or'u kaybetme riski ile baş başa kalırken, Messi'ya karşı verdiği en iyi  olma mücadelesinde son iki sezonluk görüntü sonrası oluşan  baskın olma şansını bir daha yakalayamamak üzere kaybedecek. Ronaldo'yu çok zor ve kayıpları büyük bir sınav bekliyor lakin sınavı başarı ile sonlandırmak sadece onun elinde değil.
 
Yandex.Metrica