Pages

beşiktaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beşiktaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2014 Perşembe

Beşiktaş’ın 2014 – 2015 sezonu formaları ne zaman satışa çıkacak ?

Beşiktaş’ta 2014 – 2015 sezonu formalarının satışa çıkacağı tarih belli oldu.
Beşiktaş’ta 2014 – 2015 sezonu formaları 15 Temmuz 2014 tarihi itibariyle satışa çıkacak. 15 Temmuz da yeni sezon formasının bir tanesinin satışı yapılacak. Diğer formaların satışlarıda ilerki tarihlerde gerçekleşecek.
Yeni sezon formaları 129 TL den satışa çıkacak.
Yeni sezon formalarında çubuklu formanın olmayacağı söyleniyor.

TotemFutbol Özel Haberidir.

8 Temmuz 2014 Salı

Kartal’ın Yeniden Doğuşu



Son  2   senedir   istenileni  veremeyen   Beşiktaş    elindeki  tecrübeli  genç  oyuncularıyla   sezona   bomba  gibi  giriyor  her  ne  kadar  yabancı  transferlerini   gerçekleştiremeyen   Beşiktaş   taraftarlarının  tepkisini  alsada    ben  Fikret  Ormanın   bu  tutumunu   anlayışla   karşılıyorum   Beşiktaşa  para  için  değil  yürekten  oynaycak  futbolcularla  sözleşme  imzalıyor. Beşiktaşa  fair-play  çerçevesinde   bir  futbol   oynatmak  istiyor  ve  bunu  başarıyorda   teknik  direktöründen  tutun  sahadaki  futbolcusuna  kadar    saygılı  ve  erdemli  futbolcularla  yola  devam  ediyor   şu  an  elimizdeki   kadro  ileriki  zamanlarda   şampiyonluk  ipini  göğüsleyeceğine  inanıyorum  çünkü   kendi  kulübüne  rest  çekerek   beşiktaşa  çok  ucuza  gelen  bir   futbolcumuz   var  işte  bu  oyuncu  beşiktaşa   para  için  oynamayan  yürekten  oynayan   bir  oyuncudur.  Beşiktaşda  oynamak   zordur
Aslında   futbolcuları  sahada  oynatan   Beşiktaş  taraftarıdır   Galatasarayın   UEFA şampiyonlar  ligi  , Fenerbahçenin  bitmek  bilmeyen  kasası , Trabzonsporun   güçlü  bir  altyapısı  varsa   Brşiktaşın’da  tarihi  vardır   şimdi    Beşiktaş   takımına  transfer  yapamadığı  için  küçümseyen  diğer büyük  takımların  unutmaması  lazım  Beşiktaş    Amerika   ile  oynadığı  hazırlık  karşılaşmasında  5-0  lık  yenilgiye  uğratarak  Amerikayı  futboldan  soğutmuş  bir  takımdır  Yıldırım  Demirören  bu  kadar  borcu  yapıp’da  takımı   bıraktı  ardından  Fikret  orman  bu  taşın  altına  elini  koydu   hiç  kimse  şu  maddi  durumdayken   vodofone   Arena  gibi  bir  statı 6  ay  içinde  bu  hale  getiremezdi  maddi  durumlar  el  verseydi  şu  an  vodofone    Açılmış  olacaktı   yavaş  yavaş  Beşiktaş  eski  haline  geri  dönüyor…

Yunus Emre Gündüz
Totemfutbol.com Köşe Yazarı

BEŞİKTAŞ’TA YÖNETİM YANLIŞLARI


Lig biteli neredeyse 2 ay olacak.BJK’ın hala yaptığı bir transfer olmadığı gibi talip olduğu oyuncuları rakip takıma kaptırma durumu var. Mete Kalkavan Olcan Adın’ın da son sözümüzü söylemedik demesinden 15 dakika sonra Gs KAP a bildirim yaptı.Bu durumdan hala ders çıkaramadıklarını ne yazık ki taraftar olarak üzülerek izlemek durumunda kalıyoruz. Sadece futbol takımında transfer politikası iyi gitmiyor değil basketbol takımı için de geçerli bu durum.
Önder Özen’in istediği oyuncular konusunda Biliç ile anlaşamadıkları yönünde haberler bütün bu olumsuzlukların üstüne tuz-biber oluyor zaten. Önder Özen bana göre şu ana kadar Fikret Orman’ın Beşiktaş’a kattığı en önemli adam,Özen’i sportif direktör yapmak da en büyük adımıdır. Haricinde geçen sezondan beri süregelen gidenin arkasından teneke bağlama sendromu umarım bu sezon yaşanmaz.
Beşiktaş’ın en acilinden bir sağ beke ve John Carew tarzında bir forvete ihtiyacı var bana göre. Ama koskoca 2 ayda bırak sağ bek için transfer yapmayı,transferin t sini gerçekleştirmek için bir çaba harcanmıyor.Başkan her ay mutlaka İnönü Stadı inşaatında röportaj veriyor,yanan eve girdim diyor ve hepimizin rahatsız olduğu fakir edebiyatını yapıyor.
Sanırım dün de 3100 kombine satılmasıyla ilgili özeleştiri yapmamız lazım demiş. Öncelikle kombine fiyat düzenlemesinde kapalı alt olarak tabir ettiğimiz kısmın fiyatının uçuk olması,BJK Kapalı tribününde efsane hale gelen iki direk arasının ordan başka bir yere taşımak istemesi taraftar için rahatsız edici bir durumdur.Ayrıca E-bilet adı altında yapılan fişlemeye karşı çıkılmamıştır. Oysa kulüplerin biletleri kendi basma özgürlüğü vardır. Ever e-bilet sistemine katılmazsan bunun için bir ceza bedeli var. Ama zaten BJK taraftarı Olimpiyat Stadı nı doldurduğundan bu cezanın parası misliyle çıkmakta hatta kulübün kasasına para kalmaktadır. Yönetimin hedefinde yıldız oyunculara sallamak,iftira atmak dışında BJK taraftarı vardır.Bu çok açık bir şekilde görülmekte ve artık tribüne gelen taraftarı rahatsız etmektedir.
Stadın yapımı için kredi çekildiği söyleniyor. Kredinin nasıl kullanıldığından hepimiz bir haberiz.Meşhur hesap sorma ne zaman gerçekleşecek bilmiyoruz. Basketbol takımı ne hale geldi oysa 2 yıl öncesinde 4 kupalı bileği bükülmez şampiyon takımdı. Futbol takımında ne olduğunu hiç bilemiyoruz. Biliç ile Önder Özen kavgası sürekli gündeme geliyor ama Özen her defasında yok öyle bişey diyor.Olmayan şeyi basına kim,ne amaçla servis ediyor belli değil.
Beşiktaş’ın içi kazan gibi kaynıyor. Ara seçim olasılığı konuşuluyor. Dany,Escude alacakları için icraya başvuruyor ama başkana sorsan futbolcuların alacağı yok? Tuğrul Yenidoğan’ın maaşı dudak uçuklatıyor.Futbol takımına transfer lazım ama nerdeyse yurtdışı kamp dönemi bitecek…
Kısacası bu sezon daha başlamadan BJK taraftarı için çok zor geçecek. Elbette tribünde yerimizi alacağız,takımı son maça kadar destekleyeceğiz ama tünelin ucunu görmek şöyle dursun karanlıkta düşmekten kalkamaz olduk.İnşallah ben yanılırım,inşallah hepimiz yanılırız ama transfer politikası ilerlemedikçe ara seçim Şubat’a bile kalmaz benden söylemesi.
SEDA ŞAHİNOĞLU
TotemFutbol.com Köşe Yazarı

6 Temmuz 2014 Pazar

Koca Çınar Beşiktaş



Ahmet Şerefettin Bey’in kurduğu, Baba Hakkı’ların, Süleyman Seba’ların devam ettirdiği kocaman, köklü camia….
Geçmişten bahsetmek belki hafifletir taraftarın üzüntüsünü. Çünkü bu taraftar son yıllarda hiç de haketmediği şeyler yaşadı.
Demirören dönemini ele alalım. Son derece bilinçsizce harcanılmış paralar, devamında kocaman borçlara yol açtı. Şuan Beşiktaş mali açıdan bu kadar kötü bir durumdaysa Yıldırım Demirören yüzündendir. Bu da herkesçe bilinen bir gerçek tabi.
Gelelim Fikret Orman’a. Kongre zamanında Fikret Orman’ın Beşiktaş’da iyi işler yapacağını düşünüyordum. Ancak şuan klüpte ne bir düzen var ne bi başka şey. Kulübe gelmeden önce verilen yıldız sözleri kesinlikle yerini bulmadı. Stadın 1 senede biteceğini söylediğinde bütün taraftarlar olmaz dediyseler de devam ettiren Fikret Orman, yine bizi yanıltmayı başardı.
Ve tabi kulübün durumu,
Son yıllarda gördüğümüz en kötü durumdayız. Ne verilen sözler tutuluyor, ne de herhangi bir şey yapılıyor.
Beşiktaş ülkenin mafya takımına döndü. Size komik gelmesin, yurtdışından bizi takip eden herhangi bir takımın taraftarı bunu gayet rahatlıkla söyleyebilir. Gelen bıçaklanıyor, kurşun yiyor, barda kadın dövüyor. Bunların sorumlusu ne kadar bu olaylara karışan futbolcularsa bir o kadar da klüpte düzen tutturamayan yöneticiler ve antrenörlerdir.
Sergen Yalçın’ı ele alalım. Gece hayatı, at yarışı, bahis oyunları adamda her şey vardı. Sergenin kişisel futbol gayretinden ayrı, o dönemin yöneticileri Sergen’i verimli kıldı.
Hadi gece hayatını boş verelim, takımda artık kamplarda terlik yüzünden yumruk yumruğa kaptanların kavga ettiğini görüyoruz. Bu nasıl bi takım düzeni kestirmek mümkün değil. Çok geçmiyor bi kaç yıl sonra yine aynı olay oluyor. Ve başrol de aynı oyuncu. Bir önceki kavgayı başlatan adam. Eğer biraz Beşiktaşlılık hissi, onuru varsa bu yöneticiler bu işi yapamıyorum deyip istifa etsin.
Bir taraftar olarak ben çözemiyorum bu takım nereye gidiyor. Transfer politikasını izleyelim,
Portekiz çetesi diye tabir ettiğimiz (ne kadar doğru bilmiyorum) Simao, Quaresma, Fernandes ve Almeida gibi oyuncuları getirdik.
Fernandes haricinde hepsinden zarar edip gönderdik. Bu da bi Demirören çelmesi olarak klübe geçti.
Bu sezona dönelim.
Yıldız stoper oyuncu Danny, Galatasaray’dan Beşiktaş’a gelip “Kendimi kanıtlayıp Galatasaray’a geri döneceğim” diye açıklamada bulundu. Biri de çıkıp demedi ki, sanki Anadolu Kulübüne geldi neyin kanıtlaması diye. Üstüne klüp’den biri çıktı ve Danny iyi işler yapacak. Galatasaray maçında yapılan herkesin malumu tabi.
Ve aşağıda gösterilen anlatmaya gerek bile duyulmayacak oyuncular,
10455227_660976767316919_4222951954579587544_n


29 Haziran 2014 Pazar

çArşı'dan Ramazan Karşılaması

Beşiktaş'ın Dünyaca Ünlü Taraftar Grubu çArşı'nın muhteşem ramazan bestesi duyan herkesin yüzünde tebessüm bırakıyor.

25 Haziran 2014 Çarşamba

"çArşı"dan yine bir sosyal sorumluluk projesi

Beşiktaş'ın Dünyaca ünlü taraftar gurubu "çArşı"dan yine bir sosyal sorumluluk projesi daha. çArşı'nın resmi internet sitesi forzabesiktas.com dan duyurduğu index



Ses Siz Siniz...
Okyanusun kıyıya vurduğu denizyıldızlarını geri atmaya çalışana seslenir: “Bu kadar denizyıldızına gücün yetmez. Yaptığın işin bir anlamı yok!” Adam bir denizyıldızını daha alır ve denize atar. ‘Bak” der, “onun için çok şey değişti.”.
Okula gitmek istiyorlar. Herkes gibi, herkesle beraber. Zamanı saymadan yaşamak; zaman tarafından sayılmak istiyorlar. 
“Bir insanı sevmekle başlar her şey”
Çocuk insanın atası, hâtıra çağı değil mi?
Okulda, mahallede, onların ıstırabını çeken annelerinin ve babalarının gülen gözlerinde yok yazılmak istemiyorlar! “Küçük çocukların sorunlarını, küçük görmemeli” diyen Firdevsi her çocuğun sorununun toplumunda sorunu olduğunu anlatır bize.
Onlar için bisiklete binebilmek uzak bir hayal olmasa, ip atlayabilseler tabanlarını yere vura vura... Onlar için geleceğe dair hiçbir kaygı olmasa, hüzün silinip gitse gözlerinden.
Koşabilseler keşke, ağızlarına rüzgârları doldura doldura... Çok sevdikleri arkadaşlarına sımsıkı sarılabilmeleri uzak bir hayal olmasa...
Babalarının eve adım atıp “Müjdeler olsun ilik bulduk” yerine bir gofrete sevinebilmek düş olmasa... Kirlenmek onlar için de güzel olsa.
Keşke sokağın akışına kapılsalar, ter içinde kalsalar ve annelerinin sesini duysalar; “Ter içinde kaldın çabuk eve”, “Hava kararıyor çabuk eve”. Bu çabukluğa biz de ayak uydursak. Çabuk, çabuk… Keşke onlar için herkes elini çabuk tutsa.
Duvarların arasında sadece birkaç aile yakınları dışında kimseyle görüştürülmeden çaresiz ilik beklemekten yorulmasalar! İlk defa hiçbir şey yapmadan yorulmasalar…
Hastalık, onlarla sokak arasına girmiş bir duvar olmaktan çıksa… Yıkılıp gitse çocukların gözlerinden, annelerin sesinden.
Herkes gibi, herkes kadar özgür, herkes kadar eşit yaşamak; hasta değil sadece çocuk olmak istiyorlar! Çocuk…
Çocukluk insanın anayurdudur. Çocuk, henüz gelmemiş zamana gönderilmiş bir mektuptur.
Nereye gittiğinin önemi olmaksızın, bir kez topa gelişine abanmak, bir kez… İstekleri sadece bu! Varsın gol olmasın, uzağa giden topun peşinden koşabilmenin hayali bile üç puan.
Beslenme çantalarının bir köşede durması canımızı acıtıyor. Beslenme çantası, teneffüse çıkmak demek.
Hiç olmazsa hüzün mola versin, umut zili çalsın. Sevinç bahçede toplasın çocukları; dayanışma, paylaşma gökkuşağı olsun, altından eğilmeden geçsin gül yüzlü çocuklar.
Onlara -nasılsınız? Sorusunu sormayın n’olur sormayın! Gözlerinizi kaçırmayın onlardan! Onlara ekleyin kendinizi, içli bir şarkıyı dinler gibi dinleyin onlarda yalnızlığın kabarttığı nidayı.
Onların bize anlatacak çok şeyi var, söyleyecek çok sözü, biriktirdikleri çok hikâyeleri var. Ama önce şu maskeyi çıkaralım artık yüzlerinden. Nefesleri serbest kalsın, içlerine atmasınlar, ses çıksın içlerinden, sonra sesler söze yürüsün, söz bütün cümlemize dağılsın… Onları bi dinleyin.
Gülerek bakar mısınız? Bizimle birlikte sizler de bir şeyler yapar mısınız?
Konuşma duvar örer gibi olmalı der şair. Bir tuğla sen koyduğun zaman bir tuğla da karşındaki koymalı. Bütün tuğlaları sen koyarsan duvar olmaz, tuğla yığını olur. Önce konuşabileceğimiz, bizim dilimizden, çocukların dilinden anlayan insanlara ihtiyacımız var. İnsanın insana ihtiyacı var. Bilinir: ‘insanın acısını insan alır’.
Onlar için lösemiye karşı duvar örelim. Bu duvarı birlikte örelim. Bir tuğla da siz koyar mısınız?
“Anneciğim, büyüyorum ben şimdi
Büyüyor göllerde kamış
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış”
Bu duvarı birlikte örelim.
Bir tuğla da siz koyar mısınız ? 


23 Haziran 2014 Pazartesi

Beşiktaş'ın Yeni Sezon Formaları


 2014-2015 sezonunda Beşiktaş'ın giyeceği formanın taslağı medyaya sızdı.

Forma Önü reklamı için Vodafone ile anlaşan Siyah Beyazlı camia forma arkası reklamına ise Koç grubuyla anlaştı. Koç grubun forma arkasına Arçelik firmasının reklamını vereceği öğrenildi. Şort reklamı için ise Bahçeşehir Üniversitesinin reklamı olacak. Yeni sezonda 3 forma çıkaracak olan Beşiktaş Beyaz Forma Beyaz Şort Beyaz tozluk, Çizgili forma siyah şort siyah beyaz tozluk, Kırmızı forma kırmızı şort ve kırmızı siyah şort ile yeni sezonda mücadele edecek.

Kim Bu Kostas Mitroglou


Son günlerde hepimizi heyecanlandıran bir transfer dedikodusu okuduk gazetelerde.Beşiktaş ve Kostas Mitroglou haberlerinden bahsediyorum tabi ki.Bu birlikteliği değerlendirebilmek için Kostas Mitroglou'nun videolu analizini yapalım dedim.




İlk videomuz Norveç-Yunanistan maçından...


Görüntüleri dikkatle izlediğimizde ilk göze çarpan Kostas'ın oyun içinde sürekli istekli olması.Yine videoda Kostas'ın top tekniği ve uzun şut becerisi apaçık şekilde görülmekte.


Bu videoda ise Mitroglou'nun top kontrolünü ve son vuruş becerisini görüyoruz.


Yine uzaktan bir şut ve gol.1,89 boyundaki bir forvet için daha iyisi zor.

Ve Mitroglou'nun attığı gollerden oluşan bir klip:

2010-2011


2012-2013


2013-2014


Kostas'ın çok değerli bir oyuncu olduğu açık.Premier Lig'e 15 milyon euro bedelle transfer olması da bunun kanıtı.Gelelim Beşiktaş'a ne katacağına...
Bir kere uzaktan gol sayısı 0 olan, oyun içerisinde pas alışverişlerinde nadir bulunan,sürekli ofsaytta ve arka direkte topun kendine gelmesini bekleyen The Finisher(!) Hugo Almeida'dan sonra taraftarın sevgilisi olacağı açık.
Transferinin gerçekleşmesi halinde Beşiktaş forvet sorununu tamamen çözmüş olacak.Çünkü İlhan Mansız'dan sonra görülmeyen kavgacı,teknik,hırslı bir forvet Kostas.Bu özelliği ile sezonu belki de Olimpiyat'ın soğuk ortamında geçirecek camiayı ateşleyebilecek bir oyuncu.Hava hakimiyetinin yüksek oluşu ve mücadeleden kaçmaması,her hava topundan sonra kafasını tutan Almeida düşünüldüğünde takım oyunu için büyük bir artı olacak.Top tekniğinin yüksek olması, uzaktan şut tehdidinin olması Kostas'ın sayısını şüphesiz yükseltecektir.Ama bence en önemli getirisi,oyun içindeki aktifliği ve yoktan var edebilmesi olacak.Çünkü futbol bir pas oyunudur ve ancak takımın bütün oyuncuları bu pas alışverişinde aktif olarak rol aldıkları sürece takımın futbolu tribüne hoş gelir.Son 3 sezonda Beşiktaş bu oyun anlayışını çok fazla sahaya yansıtamadı.2012-2013 sezonunda bir dönem Oğuzhan-Olcay-Fernandes bu pas bağlantısını işlettiler fakat bu da kalıcı olamadı.

Son olarak sizlerle Almeida sayesinde neleri kaçırdığımızı gösterecek bir video paylaşayım diyorum.

Günümüzün Kolpa Medyası



Ülkemizin en çok sıkıntı çektiği şey , basın. Niçin basın ?

Basın çoğu zaman bir ülkenin bir futbol takımının yolunu düzenini belirler. Çoğu transfer basına düştüğü için gerçekleşmemiştir. Bunun örneklerini daha öncelerde de gördük.

Örneğin Ronaldinho transferi. Bu adam her sene bir takıma yazılıyor. Trabzonspor'a dahi yazılan bir adam bu. Ronaldinho'nun kardeşi Assis Türkiye'ye gelip Çebi ile yüz yüze konuştu. Ancak haber medyada çıkınca transfer yine yattı.

Sadece sporda değil, siyaseti ele alalım. Kim kimin kanalı belli değil. Seçimlerde bir kanal A Partisi önde derken bir grup B partisi dedi mesela. Habercilik etiği bunun neresinde.

Habercilik haber yapmak değildir, habercilik haberi doğru yapabilmektir. Keşke günümüzdeki haberciler bunları bilebilseler. Kim bilir nasıl gelişir ülkemiz.

Burdan habercilere önerim, sırf sitelerinize, gazetelerinize okur çekmek için haber yapmayın. Profesyonellik bu değildir.

Volkan Yıldırım

Beşiktaşdan Özkaynağa Dönüş


Metin, Ali, Feyyazlı günlerde Kolej Takımı derlerdi Beşiktaş'a. Hatta Feyyaz geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda "Şifo gelmeden önce bize üniversite takımı diyorlardı o geldikten sonra kolej takımı demeye başladılar" dedi. Genç,mütavazı,dinamik, Beşiktaş örf ve adetlerini bile başarılı bir takımdı. Beşiktaş özkaynak düzeninden gelen futbolcular vardı daha çok. Yıldırım Demirören döneminden sonra Başkanlığa seçilen Fikret Orman bir çok kez özkaynak düzenine döneceğini söylemesine rağmen gözle görünür bir şey göremedi taraftar. Alt yapıdan kaç senedir A takımda oynaması beklenen Muhammed Demirci sezon başında şans bulsada ilerleyen haftalarda kadroya dahi giremedi. Yaz kampına götürülen bir çok genç isim kiralık gönderildi. Gönderildikleri 1. lig takımlarında bile başarılı olamadılar. 1. lig de başarılı olamayan futbolcuların Beşiktaş'da oynamamalarına şaşırmamak gerek.


 Özkaynak düzeninden çıkmasada Beşiktaş'da bir kolej havası var aslında. Türk futbolcular kaliteleriyle diğer takımın yerli oyuncularından bir adım önde bana göre. Beşiktaş'ın tek eksiği iyi yabancı futbolcu eksikliği. Bu transfer döneminde kaliteli yabancı futbolcularla çok iyi yerlere geleceğini düşünüyorum.

Transfer Nöbetleri



 Geçtiğimiz yıllar yaz dönemlerinde  Beşiktaş,Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları transfer nöbetinde olurlardı. Bu sene bir kıpırtı yok. Medya yine günde 20-30 transfer yapıyor her gün birilerini getirip götürüyor fakat icraat olmayınca o yaz döneminin eglencesi transfer nöbetleri bu sene yok. Bu sene Türkiyede moda Abdullah Avcı yüzünden gidemediğimiz Dünya Kupasında döneklik. Her gün 3 takım değiştiriyoruz. Medyada yazılan "Beşiktaş'a mı geliyor", "Fenerbahçeden bomba transfer" , "Galatasaray aradığı yıldızı buldu!" başlıklı haberlerde ismi geçen futbolcuları izliyoruz birde.Böyle geçiyor o güzel transfer dönemi. Her gün dahada azalıyor umutlar. Kulüplerin borçları, finansal fairplay derken bu hale geldi, gelmekte geç bile kaldı aslında.
 
Yandex.Metrica